8 Mart’ı her zaman sorgularım, itiraz ederim, biraz da kendi içimde kavga ederim, neden böyle bir gün var?
Benim biraz isyanım var bugüne dair, onu paylaşmak isterim.
8 Mart 1857’de Newyork’taki tekstil işçisi kadınların haklarını aramak İçin yaptıkları protesto ve grevlere yapılan sert müdahelelerde, bir fabrikaya kilitlenen işçilerden, 129 kadın çıkan yangın sonucu hayatını kaybeder. Haklarını ararken hayatını kaybeden kadınları anma günü olan 8 Mart’ın, 1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen II. Sosyalist Enternasyonal toplantısında Clara Zetkin'in önerisiyle, 1857'de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl "Kadın Günü" olarak kutlanması kararlaştırılmış. Türkiye’de de 1921 yılından itibaren kutlanmaya başlanmış.
Kutlanmaya başlanmış ama iş dünyasındaki bu “haksızlık”son bulmuş mu? Hadi bugüne bakalım.
Beyaz yakalı hayatım boyunca karşılaştığım bir kaç örnek vereyim kendimden:
“Kadından mühendis olmaz”
“Kadın dediğin kocasının dizinin dibinde oturur, ne işin var ki burda?”
“Çocuk düşünüyor musun?”
“Tekrar doğurmayı düşünüyor musun?”
“Mühendis dediğin topuklu ayakkabı mı giyer?”
“Bu saçın başın süsün püsün mühendisliğe uygun değil.”
Daha da o kadar var ki, yazarken gülüyorum :) En komiği de, topuklu ayakkabı giyiyorsan, makyaj yapıyorsan yeterince mühendis değilsin nasıl bir mantığın eseri olabilir?! Giydiğimiz topuğun ölçüsüyle mühendisliğimizin not alması nedir?! Buna da değinmeden edemedim :)
İş dünyasında çoğu şirket, cinsiyet eşitliğinden bahsederken kadınlara yapılan ayrıcalıklar, kadın çalışan sayıları, kadın yöneticiler, kadın yönetim kurulu üyeleri gibi rakamları konuşur. “Biz cinsiyet eşitliğine önem veren bir şirketiz ve kadın çalışan sayımız oldukça fazla.” denir. Hep kadınlara yapılan ayrıcalıklara vurgu yapılır. Erkekler?! E onlar zaten ayrıcalıklı alt mesajı verilir :)
Bu dünyada maalesef erkeksen CEO’sun, kadınsan “Kadın CEO”
Erkeksen mühendissin, kadınsan “Kadın Mühendis”
…
Yani bir tür işaretleme gibi ünvanının, başarının önünde kadınsan cinsiyetini belirtme ihtiyacı hissedilir. Çünkü “kadın” olmana rağmen başarmışsın vardır alt mesajında. Bir de “Bir kadın emekleriyle bir yere gelemez” düşüncesi de yer edinmiştir çoğu kafada. “Kim bilir neler yaptı da buraya geldi”ler vardır ki oraya hiç girmek istemem.. uzun ve tatsız başka bir konu.…
Yani bugüne dair isyanımın ‘bir kısmı’ şuna ki;
“Kadın çalışan” değil “Çalışan”
“Kadın CEO” değil “CEO”
“Kadın mühendis” değil “Mühendis”
“Kadın şoför” değil “Şoför”
“Kadın yönetici” değil “Yönetici”
Önce bir konuştuğumuz dili düzeltelim! Sonra cinsiyet eşitliğine inancımızdan bahsedelim.
Kadın veya erkek olmaktan bağımsız bir dile ihtiyacımız var: “İnsan” olmak! İnsan olmak değerini, dilini koruyabilen herkesin günü kutlu olsun!
Comments